Cezayir asıllı Fransız gazeteci, yazar, şair Fadéla Chaïm-Allami, bir grup İzmirli yazar olarak 2018’de yayınlanan ortak öykü kitabımız Yakından Geçen Mülteci Öyküler’de bir makalesiyle yer almıştı. Bu yaz İzmir’e konuk olan yazar, farklı kültürlerin birbirini nasıl anlayabileceği üzerine düşündürdü bizi.
Dil varlığın evidir,
insan onun barınağında barınır. Düşünürler ve şairler bu barınağın
muhafızlarıdır der, Martin Heidegger. Doğulu metinlere ve düşünürlere büyük
ilgi duyar, Doğu dünyasını anlamak için sürekli diyalogdan yana olmuştur Alman
filozof. Bir Batılı olarak, Batılı ve Doğuluların, farklı diller yani farklı
evler içinde birbirini nasıl anladığına kafa yorandır.
Bir Doğulu, bir Batı dilinin içinden anlatınca evsizliği,
yurtsuzluğu; Heidegger’den türeyen sorular çıkageldi. Cezayir asıllı yazar Fadéla
Chaïm-Allami, Fransızcayı nasıl olmuş da evi bellemişti? Cevabını dünyanın en
eski dramlarından biri veriyordu: Mültecilik.
Gazeteci, yazar, şair Fadéla Chaïm-Allami’yi, yazar Handan
Gökçek önderliğindeki yazı atölyemizin ilk ürünü olan Yakından Geçen Mülteci Öyküler kitabımız sayesinde tanıdım. 2018’de
yayınlanan ortak öykü kitabımızda hayal gücümüzü mültecilik kavramına
yoğunlaştırmıştık. Tam da üzerine bastığımız toprağın aslında çok da sabit,
durağan bir şey olmadığını bize tekrar hatırlatan olaylar yaşanıyorken. Doğu
sınırımızda hayatlar yerinden oynuyorken, doğunun varlığı batıya doğru hareket
halindeyken.
Anlamak lazımdı. “Gideni ve gelmekte olanı”*. Sorunlarla baş
etmeye, krizleri çözmeye, anlamakla başlamak lazımdı. Heidegger, boşuna düşünmüş
olamazdı.
“Kapıları kapatmak
çözüm değil”
Mülteci bedenleri yazdı kimimiz. Kimimiz yurtsuzluğu,
evsizliği. Kimimiz, kimliksizliği… Bir başka yaşama sığınmak zorunda kalışları anlamaya
çalıştık. Tam da böyle bir zamanda Handan Gökçek dedi ki, “Fadéla Chaïm-Allami’den
yazı isteyelim.” Uluslararası bir etkinlikte tanıştığı arkadaşına ulaştı. Fadéla
da mülteciydi. Cezayir’in başkenti Cezayir’de doğmuş, gazetecilik eğitimini
tamamlamış, mesleğini yaparken şiirlerini de yazmıştı. İlk şiir dinletisini
daha 13 yaşındayken, Cezayir asıllı Fransız şair Jean Sénac’ın eğitmenlik
yaptığı başkentin büyük liselerinden birinde yapmıştı. Kısmen Cezayir’de kısmen
Fransa’da yaşayan Allami, Yakından Geçen
Mülteci Öyküler için “Suya Düşen ve Yolda Kalan Hayaller” adlı bir makale kaleme
aldı. Yazı, ortak öykü kitabımızın giriş metni oldu. Kilometrelerce uzaktan
nasıl da anlamıştık birbirimizi.
Fadéla, bu yaz İzmir’e konuk oldu. Üstelik de plajları
mültecilere kapatmaya kadar giden bir ayrımcılığın yaşandığı yazdı. Yazılarından
sonra kendisini de tanıma fırsatı bulunca ona Fadéla demeye başladık. Sorduk;
“Hiç tanımadığı yazarların kitabında yer almaya, onu ne ikna
etmişti?”
“Öncelikle benim için çok büyük bir sürpriz oldu. Handan’ın
bu konuda bana güvenip yazı teklif etmiş olması çok heyecan vericiydi. Kendimi
değerlendirmem gerekti. Üzerine yazabileceğim bir konu mu? Bu alanda donanım
sahibi miyim, yapabilir miyim? Bir yandan da beni çok heyecanlandıran bir
konuydu. Şunu düşündüm. Sonuçta kendini yollara atmaya gönüllü insanlar var;
buna heyecan duyan, mecbur kalan. Ben de onları anlatmak zorundayım diye hissettim
kendimi. Başta, evet bilmiyordum nasıl bir oluşum içinde yer aldığımı. O
insanları (mültecileri) düşündüm. Onların dili olmak zorundaydım.”
Konuya hem bu kadar ihtimamlı yaklaşması hem de bunu yazmaya mecbur hissetmesi, mülteci bir gazeteci olmaktan. Gazeteci Fadéla, güncelliğini hiç kaybetmeyen bu insanlık dramını şöyle görüyor: “Yaşanan her göç, birbirinden farklı kriterler, özellikler taşıyor. Her biri farklı ülkeler üzerinde sirayet ediyor. Ama genele baktığımızda bütün ülkelerin ortak yaşadığı bir problem bu. O nedenle –belki ütopik denebilir ama- ülkeler bir arada çözüm arayışına gitmeli. Birbirine suç atmak yerine... ‘Bu onun problemi, oraya gönderelim, şurada kalsın’ demek yerine, ortaklaşa çözüm arayışına gidilmeli. Kapıları kapatmak çözüm değil.”
Mülteci yazar – şair Fadéla ise, “anlamak” diyor, “gideni ve
gelmekte olanı”:
“Hayalleri olan bir insanı durduramazsın. Bu onun hakkı. Gitmek istiyor. Başka yerleri görmek, deneyimlemek istiyor ve belki kaçmak, sığınmak istiyor. Nereye gittiği, kimin ekmeğini yediği önemli değil. Ben şuna bakarım. Ortada bir ekmek varsa benim onunla bölüşecek payım var mı? Var. Yarın ben onun kapısını çalabilirim. Ben de mülteciyim. Ama ben, mutlu mülteciyim. Kaçmak zorunda kalmadım. Dağları, nehirleri, Sahra Çölü’nü aşmadım. Akdeniz’de botlarla mücadele etmek zorunda kalmadım. Ama nereden baksan ben de bu tecrübeyi yaşadım. Başka bir yerde olmanın tecrübesini. Bu yüzden anlamak zorundayız. Bu yüzden diyorum, yarın hepimiz aynı durumda olabiliriz. O gelenler her şeyden önce bir insan. Birinin çocuğu, birinin kardeşi, birinin babası, birinin annesi. Bunun bir insan hakkı olduğunu kabul etmeliyiz. Yarın kimin mülteci olacağı belli değil. Bugün Suriyeliler bizim ülkemizde, yarın biz onların ülkesinde olabiliriz. Kimin nerede mülteci olacağı belli değil.”
Öykü ve roman yazarı, şair ve gazeteci Fadéla Chaïm-Allami’nin
eserlerinin Türkçe çevirisi bulunmuyor. Fransızca kaleme aldığı eserlerinin
Türkçe karşılıkları şöyle:
-
Cezayir Terasımda. Sevmek, Biraz Yaşamaktır.
Öykü, Lazhari
Labter Yayınları (2009, Cezayir)
-
Mutsuz Fal
Roman, “İyinin Odası” isimli bir haberden
esinlenmiştir. Alfabarre Yayınları (2012, Paris)
-
Mars 1962
Ortak Yayın,
Alfabarre Yayınları (2014, Paris)
“Anneni Öldürmek
İstiyorum” ve “Militan Piyano” isimli yazılarla katılmıştır.
-
Göçebelere Od
Şiir Derlemesi
Parçalar ya da
Çin Seddi Çok Yakın Serisi, Xérographes Yayınları (Paris, 2016)
2009 yılında “Cafeneaua Literara”, 2012 yılında ise “Poezia”
isimli iki Romanca edebiyat dergisinde çeviri ve şiirleri yayımlandı.
Allami’nin konuk olduğu bir Fransız radyosunda, Yakından Geçen Mülteci Öyküler konu edildi. Programın sunucusu,
Allami’nin yazısından küçük bölümler okudu. Bu sorundan söz edilmesini, böyle
edebi çalışmalar yapıldığının duyurulmasını olumlu bulan Allami’nin eserlerinin
Türkçeye çevrilmesini umalım. Yazarın kitabımızdaki makalesine ve bu röportaja,
Fransızcasıyla ev olan çevirmenimiz Deniz Dünyaoğulları Hünler’e
teşekkürlerimizle…
*Nazım Hikmet, “Beş Satırla”
şiirinden…
Yorumlar
Yorum Gönder