Mücadeleyle, emekle yoğrulan insanların arasından geldiğinden midir, yoksa o insanları yazdığından mı; hayatın izi sürülüyor Durbaş’ın kaleminde. Gazetecilik ile şairlik, kâh omuz omuza kâh birbirinden rol çalarak yürüyor. “Ömrümü soruyorsun şimdi bana: Ömür, bir merdiven değil midir her basamağında çocukluğun ayak izi olan…” Refik Durbaş’a ömrünü sorduk. Kolay değildi bir şairin, hele ki gazeteci bir şairin onca girintili çıkıntılı yolları bir çırpıda özetleyivermesi. Ama kolaydı da çünkü Refik Durbaş’tı ifade eden. “Hayatın izini sürmeye gelmişti dünyaya” herkes gibi. Altmış yaşına armağan ettiği “Kırk Dört Sıfır Dört” kitabının ilk şiirinde dediği gibiydi. O yüzden önce çocukluk ülkesinden başladı anlatmaya. Anne-babası evlendikten sonra İzmir’den Erzurum’a gitmişti. Durbaş, Erzurum’da başladığı ilkokulu, 1954’te dedesinin ölümüyle göçtükleri İzmir’de, Necatibey’de bitirmişti. Salihli’de başladığı ortadan, Karataş’ta mezun olmuştu. Mahalle çocuğu olarak
Edebiyat, sanat, hayat... Duygu Özsüphandağ Yayman